Hemen herşeye fena halde kafayı takıp, gıcık olduğumum farkındayım, evet...Ama vallahi bu başka :) Sabah ofise bir geldik; kapının önünce kocaman bir tır :S
Gelde kafayı takma yani...Kolaysa takma!
Kemerburgaz çok ilginç bir yer yahu. Aslında ilginç değil, benim Malatya'dan alışık olduğum bir tarzı var ama İstanbul için çok çok çok ilginç geliyor (Hoş İstanbul konusuna girmeyelim, bu şehir başlı başına bir olay malum).
Herneyse biz trımıza dönelim. Yahu, işyerlerinin önüne araç ( araç dediğim: TIR) parkedilmemesi gerektiğini bilmeyen insanların neslinin tükenmemiş olmamasına acayip üzüldüm bugün, hatta ofisçe üzüldük diyebiliriz.
Sabahın 9'undan akşamüstü 16:00'ya kadar tır manzarası ile çalıştıktan sonra bi sinir geldi tabe...Asistanımızla ne yapsak ne etsek diye düşündük( o,sabahtan beri, tırın şöförü gelse de kavga etsem diye bir bekleyişteydi buarada :D ). Ben bişey yapamamış olmamın huzursuzluğu ile enazında şöföre not yazıp camına sıkıştırayım diye iç geçirirken, fikri dillendirmişte bulundum :D
Bunun üzerine tır üzerinde ufak bir çalışma yaptık...
Missİst Group gurula sunar: bkz: sağdaki foto!
Dip not: tırcığa bu notu yapıştırırken çevreden, ne uğraşıyorsunuz yahu, tekerini patlasın gitsin. Alsın dersini diyenler oldu :) Ama biz kibarlığımızdan hiç taviz vermedik! Ufak bir "reklam etme" çalışmasıyla çözdük durumu. bkz: nottaki "lütfen" yazısı :)
Dip not2: tırcdan birazda tırsmadık değil hani :) Genelde piskopat olurlar...malum.
Dip not3: Akşam üzeri 5 gibi gelen daha doğrusu lütfeden tır şöförü yazdığımız notu paramparça yaparak yola attıktan sonra 10-15 dakika kadar, ofisin önünü egzoza bağdu ve gitti :)
Dip not4: Bakalım yarın ne olacak...