19 Temmuz 2011 Salı

Başka insanları üzmemek için kendini paralayıp durma çabası hakkında....

"Paralamak" kelimesi bu aralar içinde olduğum duruma cuk oturdu aslında. Pek de uzun zamandır tanımadığım ama canımı fena halde acıtan birine karşı susmak zorunda hissediyorum kendimi. Gülümsemek istiyorum, "amaaaaaaaaan ya, boşver gitsin işte" demek ve geçip gitmek istiyorum.
İnsan haksızlığa uğradığında neden böyle bir şeyi yani susmayı ve affetmeyi tercih eder bilmiyorum. Ama ben sık sık yapıyorum. Canımı çok çok çoook yakan insanlara karşı bile çıkartamıyorum ben tırnaklarımı. İçimde kıyametler kopsa da susuyorum, susmak ve konuyu bir daha açmamak üzere kapatmak istiyorum.
Belki de bunu yapmazsam daha da üzüleceğimden korkuyorum, yüzleşmek istemiyorum. Öfff, hayat okadar neşe dolu ki. O karanlık tarafı yaşamayı sevmiyorum, tadım kaçsın istemiyorum...
Ya da...Belki de konunun doğrudan benimle ilgisi yoktur, karşı tarafı düşünüyorumdur, ondan susuyorumdur. Benim yaşadığım şeyi onunda yaşamasını istemiyorumdur. Kıyamıyorumdur...
Ya da...başka bir insanın gözünün içine baka baka yalan söylemeyi, canını acıtmak için uğraşmayı, başka insanların duygularını hiçe sayarak, bencilce davranışlarda bulunmayı kendime yakıştıramıyorumdur. En nefret ettiğim şeydir bencillik zaten...

Bilmiyorum işte...

Dip not: öyyyyyyffff...çok bunaltıcı bir sabah benim için. Gitsin şu kara kara düşünceler üstümden ya!